Çocuk yetiştirmek bir sanattır. Çocuklar doğuştan şaheser olmuyorlar. Bir heykeltıraşın harcı nasıl şekillendirdiği elbette ki zaman, emek ve detaylarda gizlidir. Kabataslak zaman harcamadan yapılan bir heykel de, çok detaylı her şeyi katmaya çalıştığı bir heykel de bir şeye benzemeyebilir. Çocuklarımız da bizim harcımız ve hamurumuz; nasıl şekil vereceğimiz bizim elimizde. Bu, bütün zamanımızı ona vererek de, her istediğini yaparak da olmaz. Çocuklar da doğuştan inatçı olmazlar. Birçok anne babanın en büyük hatası, problemi çocuklarda görmeleri, kendilerine dönememeleridir. İnatçı çocuklar, laf dinlemez, şımarık hareketlerle ya da devamlı ağlayarak çevresindekileri usandırabilirler. Ancak bu kabus neden başlar, niye çocuklar her şeye ters cevap vermeye ve inatlaşmaya başlarlar? Her çocuk acaba uygun davranılsa da inatçı olabilir mi? Tüm bu soruların cevabını bilmek ne kadar önemli?
top of page
Ara
Bağırmak Hırçınlaştırır!
Çocuklar, 2.5 yaşlarından itibaren yavaş yavaş bağımsızlaşmaya ve kendi başlarına bir şeyler yapabildiklerini anne babalarına göstermek isterler. Bu yüzden her sorulan ve söylenilene ‘hayır’ diye yanıt vermeye başlarlar. Eğer onların bu gelişim sürecini bilirsek, onlara nasıl davranacağımızı da iyi belirleyebiliriz. Yani onların sadece ‘çocuk’ olduğunu düşünürsek, çocukça yaklaşılmayı hak ettiklerini de biliriz. ‘Hayır’ diyen bir çocuğa yüksek sesle bağıran bir anne babadan, çocuk sadece istenilen yapılmadığında bağırılması gerektiğini öğrenebilir ve daha fazla hırçınlaşabilir. Çocuklarla devamlı bir rekabet halindeyiz. Bir yetişkin gibi davranmalarını, ‘sus’ dediğimizde susmalarını, ‘yapma’ dediğimizde yapmamaları gerektiğini de nereden çıkarıyoruz! Sanki futbol sahasındayız ve gol atmaya çalışıyoruz. Gol attıkça da süper çocuk yetiştireceğimizi sanıyoruz. Ya pervasızca her dediğini yapıyor, istediklerini yapmadıklarında kötü çocuk olacakları gibi bir çarpıtma yapıyoruz. Ya da bağırıp çağırıp kural koymaktan öte geçemiyoruz. Onların çocuk olduklarını unutuyoruz. Sizce sizin her dediğiniz yapılsaydı daha fazlasını istemez miydiniz? Eşiniz devamlı hediye alsaydı da yıldönümünü unutsaydı hiç bir şey demeden durabilir miydiniz?
“Hayır” Derken Seçenek Sunun
Çocukların her istediğini yapmanız çocuğunuza bir şey kazandırmazken, üstelik çok şey kaybettirebilir. Memnuniyetsiz ve sorumsuz çocuklar yetiştirmiş oluruz. Bu özelliklerinden vazgeçmeleri ve ‘hayır’ demelerini engellemek içinse, onlara seçenekler sunabiliriz. Küçük bir soru: Israrla oyuncağı almak için tepinen, yemek yemeye direnen çocuğa ne desek de karşı karşıya gelmesek acaba? “Ya oyuncağı alırsın ya da lunaparka gidersin?” olabilir. ‘Ya yemeği yersin ya da iki gün boyunca bilgisayar oynamazsın. Hangisi?’ diye sorabiliriz. Üstelik çocuk hangisini seçerse seçsin bizim istediğimiz olacaktır.
Tutarsızlık Göstermeyin!
Ayrıca söylediğimiz şeylerin gerçekçi ve tutarlı olmasına dikkat etmeliyiz. Yani söylediysek mutlaka uygulamaya geçirmeliyiz. Aksi halde ne olacağını tahmin ediyor olmalısınız; hem yemeğini yemeyen hem de bilgisayarın başından kalkmayan biri! Onların yaptığı normal. İsteklerini yaptırmak için sonuna kadar tüm sınırları zorluyorlar, yaptırdıklarını fark ederlerse de artık dur durak bilmiyorlar. Çocuklarınızın hırçın olmasını istiyorsanız, onlara tutarsız davranabilirsiniz. Mesela ne söyleseniz yapmıyor mu? Hadi ona bir ceza verin; ‘bir daha seni parka götürmeyeceğim mi, yoksa bir daha çizgi film izlemek, bilgisayarda oyun oynamak yok’ diyerek mi vermek istersiniz? Bunları dersiniz ama mutlaka o çocuk o parka gider, o çizgi filmi izler. Peki artık sizi dinler mi? Maalesef bazen kızgınlıkla söylediğimiz şeylerin, verdiğimiz cezaların sonucunu unuturuz. Ancak çocuklarınız unutmaz, o tutarsızlığı yakaladılar mı bırakmaz.
Çocuğunuz her şeye hayır diyor, istediği yapılmadığında hırçınlaşıyor, kendini yerlere atıyorsa, siz de abartılı bir şekilde onu taklit edebilir, yerlere yatabilir, ağlama numarası yapabilirsiniz. Baktınız abartıyor, aldırmıyor ‘tamam ağlayabilirsin’ deyip çekilebilirsiniz. Özellikle küçük çocuklarda dikkatini dağıtıcı farklı şeylere yönlendirebilirsiniz. Örneğin; çocuğunuz inatla aynalı gardırobun içine saklanmak istiyor, cam sehpanın etrafında fır dönüyorsa, ‘aa bak burada kimse görmez seni’ deyip yatağın arkasını gösterebilirsiniz.
Her şeyden ziyade ara ara soruyor musunuz kendinize, ‘ben iyi örnek oluyor muyum’ diye? Ona yanlış yaptığında üzüldüğünüzü söylemeniz, onun ne hissettiğini sormanız oldukça önemli rol oynar ve empati kurmasını sağlar. Yani belki de bazen biz inatçı oluyoruzdur. Dışarı çıkmak için ısrar ederken, biz de çıkmasın diye ‘hayır’ deyip kestirip atıyoruzdur. Çocuğunuzun odanıza kapıyı vurmadan girmesini istemiyorsanız, siz de kapıyı vurarak girmeli, ona saygı duyduğunuzu, onun da hakları olabileceğini göstermelisiniz. Tüm bunların yanında, çocuğa istenmeyen şey çok iyi açıklanmış olmalı. Çocuk neden o davranışı yapmaması gerektiğini bilmeli, kendi dünyasına göre yorumlayabilmeli.
Başkasına Onu Şikayet Etmeyin!
Çocuklarınıza başkalarının yanında ya da birileri olmaksızın olumsuz yakıştırmalar yapmanız oldukça tehlikeli. “Çocuğum çok yaramaz ne desem boşa. Dışarı çıkma diyorum yok, ders çalış diyorum nafile. Öyle dağınık ki hareket etmesem kendimi kaybedeceğim” gibi cümleleri kullanmanız, çocukların da bu özellikleri kabul etmesini sağlar ve değişimi engeller. Anne baba tarafından duyulmadığını ve anlaşılmadığını hisseden her çocuk isteklerini duyurabilmek ve anlaşılmak için ya daha çok ağlar ya da farklı şekillerde saldırganlaşıp zarar vermek ister. Bir şekilde dikkat çekmek için her türlü yolu dener. Hiçbir şey için geç değil ama onlar için çoğu şey erken.
bottom of page
Comments